Translate

19 Aralık 2012 Çarşamba

Bebekle Öğrendiklerim 3 - Yuvarlanmak deyip de geçme

Bebeğimiz Mert, beş ayını doldurur doldurmaz birkaç deneme yaptıktan sonra dönmeye başladı. Sırt üstü yatarken kendiliğinden sol yanına doğru dönüyor ve sonra hooop yüzüstü geliyor. Sol kolunu da altından kurtardı mı tamamdıııır diyorum, artık güzel pozisyon aldı, mutlu olur. Dünyaya düz şekilde bakmak daha bir keyifli olmalı. Yoook, bizimki sevmiyor yüz üstü kalmayı, başlıyor söylenmeye. Haydiiii, gidiyorum onu düzeltip yeniden sırt üstü hale getirmeye. Çünkü henüz tersi yönde dönmeyi öğrenemedi. Ben onu sırt üstü getirince yine hemen dönüveriyor yüzükoyun yatmaya ve anında da söylenmeye. Hemen çeviriyorum tekrar.. Ve bu böyle tekrar edip duruyor, bizimkisi çok eğleniyor, aslında ben de onu izlemekten çok keyif alıyorum. Çevir köfteyi yanmasın şeklinde oynayıp duruyoruz.

Ama ben düşünüyorum, neden bu çocuk dönüyor, madem sevmiyor o şekilde yatmayı. Belki orada duran bir oyuncağa ulaşmaya çalışıyor diye düşündüm önce. Oyuncağı alıyor ama sonra geri dönemediği için kızıyor. Olabilirdi. Ancak, denemelerimde gördüm, bebek orada bir oyuncak olmadığında da yine dönüveriyor, otomatik.

O zaman, belki de sadece dünyaya dik olarak bakmak, görüş açısını genişletmek için dönmeyi tercih ediyordur dedim içimden. Ne de olsa biz Murat'la kahvaltı ederken o da yerde yüzükoyun bize doğru yattığında bizi daha kolay görüyor, istedikçe yön değiştirerek farklı oyuncaklara erişebiliyordu aynı zamanda.. Ama sonra baktım, kahvaltı zamanlarımız dışında pek de sevmiyor böyle durmayı. Tamam dünyaya dik bakmayı daha bir seviyor ama böyle değil, kucakta ya da ayakta durduğunda...

Düşüne düşüne, deneye deneye geçti bir hafta. Dün birdenbire anladım gerçeği! Anlayınca da şaşırdım bu tespitime, epey de hoşuma gitti. Normalde yazılmayı bekleyen onca konu başlığı varken bunu öne almalıyım! dedim kendime.

Mert yeni keşfettiği bu becerisini deniyor, her gücünü topladığında yeniden yapmak istiyordu. Yani "yuvarlanıp dönme"nin ta kendisiydi asıl amaç, asıl eğlence, asıl oyun, asıl keyif. Ortada bir amaç yoktu belki de, sadece dönmekti onun hoşuna giden. Biz bu hayatın içinde yuvarlanıp giderken unutuyoruz, bazen karıştırıyoruz amaçlarla araçları, yollarla hedefleri... Hep gelecekte bir noktayı nişan alıyoruz ve unutuyoruz şimdiyi. Birşeyi yaparken süreçten keyif almayı hatırlattı bana bebeğim. Aslında herşeyi yaparken.. Hatta daha da doğrusu: Yaşarken keyif almayı.. Ne de olsa yaşamın gerçek amacı mutlu olmak değil mi? Mutluluk nerede peki? Gelecekte mi sanıyorsunuz, yoksa Şimdi'de mi?

Bravo Mertciğim, benim bilge bebeğim !

3 yorum:

Zeynep Onur dedi ki...

tek tespitim var sana. beni mutlu ediyor bu yazıları okumak. nasıl mı anladım? yazıları okurken suratımda beliren tebessümü farkettim de oradan:)

Unknown dedi ki...

Ne kadar guzel yazmissin canim arkadasim.. Cocuklar boyle iste.. Benim oglan 9 aylikken babasinin tras makinesini kesfetmisti, dugmesine basiyor calistiriyor ve ardindan sevinc nidalari atiyordu.. dugmeye tekrar basip kapandigini cozene kadar da tekrar kapansa da yine acsam diye sinirleniyordu.. babasi bir kere gosterdi ve yaklasik 2 saat boyunca aletin pili bitene kadar oyle oynadi.. Bir amaci nedeni olmadan sadece yapmak istedigi icin.. Bu guzel oyunun birkac dakikalik kismi videolarim arasinda facebook'ta.. yazini okur okumaz aklima o gun geldi.. Biriktirdigim sayisiz aninin arasindan cekip hatirlattin, yuzume bir gulucuk kondurdun bu yazinla..Sagolasin... Mert'cikle tanismayi da iple cekiyorum..opuldunuz..

Unknown dedi ki...

yine tam isabet :) harika bir ekipsiniz!