Translate

3 Temmuz 2014 Perşembe

Sütü Sindirmek

Şimdi benim şahsi teorimi okuyacaksınız. İlk kez ben mi buldum bilmiyorum ama bana kimse daha önce söylemedi, ya da okuduğum kitaplarda karşıma hiç çıkmadı. O yüzden açık kalplilikle ve göğsümü gere gere benim teorim diyebiliyorum.

Uzmanlar ve tecrübeli aile büyükleri bebeklerin doğduğu ilk aylardaki sindirim ve gaz sorunlarının birçok nedeninden bahsederler. Bütün bu bilgilere saygı duyuyor ve çözüm önerilerini de uyguluyorum. Bazısında olumlu sonuç da alıyorum. Buraya kadar tamam. 

Benim teorim ise bunlara ilave olarak geliyor. Olaya farklı bir boyuttan bakıyorum, derinlik boyutundan yani. Yine biraz kelime oyunu da var içinde.

Bebek dünyaya ve bu yeni aileye ilk geldiğinde, aile kendini her ne kadar hazırlamış olduğunu düşünse bile bir sarsıntı yaşar. Yorgunluk ve uykusuzluk bir yandan onları yıpratırken, bir yandan da birçok tereddüt ve endişe hayatlarını sarar. Acaba'lar ve keşke'lerle başlayan cümleler ve sorular dolanır durur, kah annenin ve babanın zihinlerinde, kah sohbetlerinde. Kısacası ve açıkçası, bebeğin geldiği ilk aylarda evde bir garip enerji hakimdir. İşte bundandır ki loğusayı eskiler pek yalnız bırakmak istemezler. Hafif bir bunalım ve çalkantı yaşıyordur çünkü. Ailede en çok da anne zaten çok derin etkilenir bebeğin gelişinden. Hayatı tepetaklak olmuştur, ya da o öyle zanneder, bu dönemlerin geçici olduğunu bilmediği için. Maddi ve manevi konularda ayrı ayrı endişeler anneyi sarar, devamlı olarak git-gel'ler yaşar durur zihninde.

Acaba işime ara vermek için doğru zaman mıydı? Çocuk yetiştirmek için yeterince olgun muyum? Maddi imkanlarımız yeterli  mi? Bebeği bakıcıya nasıl da güvenip emanet edeceğim? İyi bir anne olabilecek miyim (hatta mükemmel)? Çocuğuma kardeş yapabilecek miyim? Tekrar ne zaman işe başlayıp sosyal hayata dönebileceğim? Acaba hiç çocuksuz bir hayat bana daha mı uygundu? gibi uzayan sorular...

Bunlar özellikle de ilk birkaç ay azalma eğiliminde de olsa sürer gider.

Çünkü anne başta olmak üzere, tüm aile fertleri, bebeğin gelişini henüz içlerine sindirmektedir. Bu içine sindirme tamamlanana ya da en azından kabul haline gelene kadar belli bir süreç geçmelidir, geçecektir. Yapacak birşey yok, kaçınılmaz bir durum. 

Bebek de bir yandan dünyaya ve dünyevi bedene adapte olmaya çalışırken, yani hava soluyup sütle beslenmeye alışırken, bir yandan da ailenin bu tedirgin halini hisseder. Özellikle anneyle emzirme ve diğer bakım anlarında tensel temas da bu enerjileri daha bir derinden hissetmesini tetikler. Hele bir de anneyi emiyorsa vay haline. Çünkü, bebeğin gelişini çeşitli nedenlerden ötürü henüz içine sindirememiş olan anne bilmeden ve hatta belki de sevgiyle bebeğine kendi bünyesinden çıkan bu sütü vermektedir. 

Uzun lafın kısası; sindirilmemiş bir düşüncenin üretimi olan bu sütü içen bebek de sütü sindirmekte zorluk çekmektedir. Ta ki aile bebeği, daha doğrusu onun şahsında değil de bebek fikrini benimseyene kadar da bu böyle devam eder. 

Şimdi bu teorimi destekleyen birkaç ipucundan da bahsederek yazıyı kapatacağım.

Doktorlar ilk üç ayın bebek için gazlı olabileceğini ve bunun için yapılacak pek de birşey olmadığını söylerler. O kadar mucizeye imza atan tıp nasıl oluyor da buna bir çare bulamıyor? Çünkü bunun asıl çözümü öyle ilaçla milaçla olacak gibi değil.

Anne sütü yerine mama alan bebekler o kadar da sindirim ve gaz sorunu yaşamıyor.

Her bebeğin gazlı dönemi, birbirine benzerlik gösterse de farklı sürelerde sonlanır. Bazısı günün belli saatlerinde artar ve çok sancı verir. Bunun da nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Ailelerin, özellikle de annelerin bebeği ne kadar zamanda kabul etmesiyle bu sürenin doğru orantılı olduğuna inanıyorum.

Gazlı bebeklere iyi gelen birkaç metoda dikkatinizi çekerim. Yağ ile karın ve ayaklara masaj yapmak, bu bölgeleri sıcak tutmak. Bebeğe doğa sesleri dinletmek, kulağına ŞŞŞŞ diye söylemek. Bebeği karın üstü yatırıp sırtını ovalamak. Onu kucakta sallamak, belki kundak yapıp sıkıca tutmak vs. Fark ettiniz mi bunların hepsi aslında terapi kıvamında ve sadece bebeğe değil, bunu yapana da iyi gelen uygulamalar. 

Ben şahsen gaz masajı yaparken bebekle beraber gevşiyorum, sanki benden ona birşeyler, sütteki gibi değil, daha bir olumlu enerjiler geçtiğini ve onun da bunu aldığını hissediyorum. Aynı anda ondan da bana benzeri enerjiler geçiyor ve ben onu ovaladıkça rahatlıyorum, onu daha bir seviyorum ve hayatıma alıyorum. Belki de beraber bir sorunun üstesinden gelebiliyor olmak bile karşılıklı birbirimizi kabul ettiğimize işarettir. 

Bilmem yaşayanlar ne der?

Sütün içinde anneden bebeğe geçen, hani bebeğe gaz yaptığına inanılan bakteriler olduğuna inanılır ya.. Bize kilolarca kimyon, anason, rezene çayı içirten o inanç. 
Ah ah, keşke öyle bir karışım olsa ki, onu içtiğimizde zihnimizdeki karmaşık düşünceler, Elif Şafak'ın kitabındaki tabiriyle o "Siyah Süt"ümüzden bebeğe geçmese, gaz olup havaya uçsaaaa gitseeee.