Translate

10 Şubat 2014 Pazartesi

Bebekle Öğrendiklerim 6 - Rutin de Neymiş!


Bebeğim bebeklikten çıkmak üzere.. Ama ben Bebekle Öğrendiklerim serisine yazı eklemeye devam ediyorum. Görünüşe bakılırsa daha uzunca bir süre de eklemeye devam edeceğim. Öyle ki, hem yeni bebek yolda ve eminim o da bana yepyeni şeyler öğretecek, hem de bu gidişle çocuklar ne kadar büyürse büyüsün onlar hep benim öğretici bebeklerim olarak kalacaklar.

Ben hayatım boyunca düzeni sevmedim, yani düzeni hayatımın içine almadım. Burada düzenden kastım fiziksel düzenden çok hayatımın düzeni. Hiç bir zaman kişisel disiplin konusunda bir iddiam da olmadı. Hayatın akışında yaşayıp bıraktım; olmadığında da izin verdim, olduğunda da. İşler yolunda gittiğinde de izin verdim, gitmediğinde de.. Tamam kabul, üniversite yıllarında bazen düzensizlik ve disiplinsizlikten dolayı kapasitemin altında başarı notları aldığımda kendime yüklendiğim oldu. Doğrusu hep son dakikaya bırakılan görevler ve hep yarına bırakılan bugünün işleri ile doluydu hayatım. Ama sonuçta ne oldu? Mezun oldum, diplomamı aldım, kendimce bazı başarılar elde ettim. Genel bir bilgi tecrübe temelinde güzel bir hayat kurdum kendime. Gurur duyduğum ve şükrettiğim bir hayat. Ve her zaman her koşulda sorumluluk sahibi birisi olarak bilindim, hatta kapasitemin hakkını veremesem de dışarıdan bakıldığında çok çalışkan bir görünüm verdim. Düzen, disiplin konusu zaman zaman gündemime gelse de üstünde durmadım, çünkü ben zora gelemezdim ya hiç, bana uymazdı yani o kavramlar. Benim zor sandığım düzen ve disiplinin aslında içselleştirince insanın hayatını tam tersi kolaylaştırdığını ta anne olunca anladım. Ve böylece bana yeni bir yazı malzemesi çıktı.

Hamileyken okuduğum kitaplar ve makaleler hep düzenin öneminden ve bebeklerin rutini ne kadar sevdiğinden bahsediyordu. Yeni anne olmuş arkadaş ve kuzenlerim de aynı şeyleri sanki ezberlemiş gibi tekrar edip duruyorlardı. Ve galiba itiraf etmeliyim, "rutin" sözcüğü günlük konuşma dilime o zamandan itibaren girmiş olabilir. Benimle aynı şeyi yaşamış olan anneler el kaldırsın! :) Uyku rutini, beslenme rutini vs vs. En çok da uyku rutini üzerinde duruluyordu. Amma da abartıyorlar bu rutin olayını diyor ve hiç benimseyemiyordum doğrusu bu yeni kavramları. Çünkü benim için rutin demek düzen demekti, sürekli tekrarlanan aktiviteler demekti ve bu son derece sıkıcıydı. Asla kabul edemezdim ve hayatıma dahil edemezdim. 

Derken Mert doğdu ve bir aylık kadar oldu, henüz gündüz uykuları ve beslenme saatleri doğal olarak oturmamıştı ama gece uykusundan önce tekrarladığımız bir rutinimiz oluştu. Nasıl oldu, ne zaman oldu ve kim ön ayak oldu, hiç hatırlamıyorum. Ama kendiliğimizden rutinin içine çekildik galiba. Mert bize bir nevi düzeni öğretti yani. Her akşam, istisnasız her akşam, belli bir saat aralığında onu odasında bazen şampuanlı bazen sadece suyla yıkıyor, hemen ardından odasında giydirip, odasında emziriyor ve hemen yatağına yatırıyorduk. O da hemen uyuyordu. Bu kolay uyku geçişi, her ne kadar fiziksel olarak bizi epey yorsa da, uyumama ihtimalinin stresiyle karşılaştırınca onca emek solda sıfır oluyordu. Bazı akşamlar, bize misafir geldiğinde, hiç çekinmeden banyomuzu hazırlıyor, misafiri de su dolu kovanın başına su dökmesi için oturtuyordum. Mert birçok kişinin hayatında ilk yıkadığı bebek oluverdi kısa zamanda. 

İşte böyle böyle rutin geldi hayatımıza, hoş geldi. Ben de bir sevdim anlatamam rutini. Baş tacı ettim, bunu icat edenleri de sevgiyle andım. Yaşamayanlar beni de abartıyorum zannedebilir. Olsun, abartayım, bu benim hakkım. Çünkü bebeğin o ilk aylarındaki yepyeni kavramlar, yepyeni fiziksel ve ruhsal deneyimler, endişeler, korkular, istenmeyen sürprizler arasında hissettiğin ne varsa iyi gelen, abartmakta kesinlikle serbestsin! Bunu hak görebilirim yani kendimde.

Bu uyku rutininde en çok hoşuma giden de tahmin edilebilir bir sıralama olduğuydu. Uzmanlar der ki, bebek bir sonraki adımın ne olacağını tahmin eder ve bu ona güven verir. Uzman diyorsa doğrudur da, bu aynı güven duygusunu anne baba da hissetmek ister. Ben bebeğimle şunu şunu yapayım, o da huzurla ve güvenle uyusun. Tahmin edilebilir bir sebep sonuç ilişkisi. 

Yani rutin, bebeğe olduğu kadar onun bakımıyla ilgilenen ve uyku saatlerini paylaşan kişilere de güven ve huzur veriyor. İşte bu şekilde, bebeğimle beraber hayatımıza giren düzen, rutin, disiplin kavramları ile hayatımız zorlaşacağının aksine kolaylaştı. 
Bunu en güzel uyku ile başardığımızı düşünüyorum. Ancak, yemek saatleri, oyun saatleri gibi konularda da zaten uyku saatlerine bağlı olarak düzen doğal olarak oturuyor. Çocuk da biliyor, şaşırmıyor. Ve zaten artık belli bir yaşa geldiği için arada sırada olan düzen bozuklukları, dışarıda gezmeler ve yemekler onun hoşuna bile gidiyor. Neticede hayat sürprizlerle dolu ve o da alışmalı bu sürprizlere, değil mi?

Aslına bakarsanız, bizim çocuklarımız bizim hayatımızın içine doğuyor, yani bizim hayatımız ve alışkanlıklarımız nasılsa onlar da o düzenin içinde yer buluyorlar. Ama bazen de biz onlarla yeni düzenler, yeni alışkanlıklar geliştirebiliyoruz. Buna izin vermeli, hoş görmeli ve avantajını görmeliyiz. Ailede büyük küçük, hep beraber gelişip büyüyoruz. Burada esas olan, herkesin hem bireysel olarak, hem ailenin bir parçası olarak iyiye doğru gelişmesi. 

Benim bildiğim tek bir şey varsa, o da ben iki yıl öncesiyle aynı değilim. Murat da öyle, hatta Mert de öyle. Gün be gün değişip gelişiyoruz. Rutinlerimiz bile ihtiyaca göre değişiyor. Değişmeyen tek şey birbirimize karşı hissettiğimiz güven. Bu güven temeli üzerine hangi düzeni, hangi rutini yerleştirirsek maya tutuyor yani. Şükürler olsun ve darısı diğer ailelerin başına...