Translate

9 Mart 2014 Pazar

ve ben kendimi kutluyorum.

Siz hiç sonu iyi olmayan bir durumdan ötürü kendinizi yargıladınız ve suçladınız mı? Hatta uzun süre kahrolarak kendinizi  cezalandırdınız mı?

Bana bu durum sıklıkla oluyor. Kararsız, çoğu zaman da telaşlı ve aceleci bir insan olmamdan dolayı zaten zorlanıyorum, bir de üstüne kararımdam dolayı başıma bir iş gelirse demeyin halime. Vah vah... Zihnim gelgitler içinde bazen geceleri uykularım kaçıyor. Keşke şöyle yapsaydım, keşke şöyle deseydim... Kendimi keşke bu olaya daha iyi hazırlasaydım diye hayıflanıyorum. Günlerin sonunda bu yükü taşıyamaz olup hastalandığım bile oluyor.
Yok, eğer kendime yüklenmeyeceksem de çeşitli bahanelerle sorunu ilgili diğer kişilere yükleyip onları suçlama yolunu seçiyorum. Genellikle bu yöntem de işe yaramıyor, çünkü dönüp dolaşıp çuvaldız bana saplanıyor. Keşke bu kişiye bu işi vermeseydim, ona bu kadar güvenip sorumluluğu teslim  etmeseydim diye uzayan bol "keşke"li cümleler sıralanıyor zihnimde. Aslına bakarsanız, çoğunlukla biraz ilerleme kat ediyor ve gevşemiş bir zihin yaratarak herşeyi olduğu gibi kabul edip bu olayı aşabiliyorum. Tabii ki bu aşamaya kadar nasıl hasarlar oluşmuş olduğundan bihaber olarak. 

Şimdi, bu olumsuz ve yıpratıcı zihin haline, bu halin ruhumda yaratabileceği olası hasarlara bir alternatif strateji gelişmeye niyet ettim. Bu yazımın konusunu aylar önceden belirlemiş olmama rağmen kaleme dökmem için yine bir negatif halin beni sarmasını beklemem gerekiyormuş. Demek ki doğru zaman buymuş.

İnsanoğlu, eh biraz fazla mükemmelliyetçi, biraz da hayalci olunca, hayat ilerlerken yaşanan birtakım aksaklıklarda kendini suçlama eğilimi gösterebiliyor. Haliyle, her kişide bunun dozu ve tekrarlama sıklığı değişiyor. Bunu normal bir egosal tutum olarak görüyorum ve buna bir anti-tutum benimsemeye niyet ediyorum. Neden olmasın ! 

Her ne olursa olsun, hatta hiçbirşeyin olmadığı zamanlarda bile ben kendimi kutlamayı seçiyorum. 

Uyanıyorum, aynaya bakıyorum ve kendimi kutluyorum. Kahvaltıyı hazırlıyorum, çayı demliyorum ve kendimi kutluyorum. Bu arada nefes alıyorum, gözümü arada bir kırpıyorum ve kendimi kutluyorum. Mert'e süt ısıtıyorum, tereyağlı yumurta pişirip yediriyorum ve kendimi kutluyorum. Telefonla annemi arıyorum, birazdan kapıcı geliyor, ona sipariş veriyorum ve kendimi kutluyorum. Hava çok güzel, Güneş içimi ısıtıyor, biraz parka gidiyoruz ve ben kendimi kutluyorum. Öğlen oluyor, yemek hazırlayıp yiyor, yediriyorum ve kendimi kutluyorum. Öğleden sonra bir saat kestiriyorum, uyanıp Mert'i öpüyorum ve kendimi kutluyorum. O bana gülümsüyor, anne kalk otur diye talimatlar veriyor ve ben kendimi kutluyorum. Akşama doğru yorgunluk bezginlik çöküyor belki ama günün bitmesine az kaldı, ben kendimi kutluyorum. Murat geliyor, onu karşılıyorum, Mert kocaman gülüyor babasına ve ben kendimi kutluyorum. Mert banyo yapıyor yemekten sonra, ardından uyuyor, ben de bir banyoya giriyorum, iyice gevşiyorum ve bu kez kendimi yıldızlı pekiyi ile kutluyorum.

Neden mi bu kadar çok kutluyorum, üstelik benim yapmadığım şeyler için bile kutluyorum, hatta çok basit bir günlük aktivite içindeyken bile neden mi kutluyorum kendimi böyle on numaralı yıldızlı pekiyilerle? Çünkü başıma gelen herşey ama herşey benim tercihim. Benden ötürü oluyor yani herşey. Ve ben, bütün tercihlerimle -bu bazen sadece nefes almak bile olsa- hayatımı yaşıyorum. Bunun için de, kendimi kutlamak aslında en doğal, en normal şey olsa gerek. Naif miyim ne, yoksa fazla iyimser mi dersiniz? Önemi yok, çünkü o da benim tercihim ve benim tercihim sadece bana netice getiriyor.. Ben buyum ve benim felsefeme göre kutlamak şükretmenin birincil şartı. 

İnsanın aldığı tutum tamamiyle onun tercihidir ve bunun negatif yönde mi yoksa pozitif yönde mi olduğunun ucu bucağı yoktur. Yani insan, eğer kendini bir veya daha fazla olaydan ötürü suçlama tercihi yapmışsa, sonsuz bir şekilde her an kendini suçlayabilir ve böylelikle benzer terslikleri de kendi tercihiyle hayatına bolca çekmeye devam eder. Veya onun yerine kendini kutlamayı seçmişse de bunun sonu yoktur. Sabah uyanmak veya Oscar ödülü almak için kendini kutlayabilir insan, iki yönde de sınır yok. Kendini kutladıkça daha çok şükreder ve bu ona bolca sevgi dolu insan, para mal mülk, sağlık sıhhat, konfor ve huzur getirir... Daha niceleri de kendi hayalgücüne kalmış...

İşte ben bu yüzden, kendimi her daim kutlamayı seçiyorum. 

Umarım bu yazıyı okurken; 
Beni, benim tercihlerimi ve benim hayatımı değerlendirmek, bunları yargılamak, ya da tam tersi takdir etmek, bana imrenmek, övgüler yağdırmak, ya da küçümseyerek "ah bir de gel benim hayatımı gör" diye içinizden geçirmek yerine; 
Sadece ve sadece kendi hayatınızı etkileyecek tercihlere odaklanmışsınızdır. 

Tercihlerinizi belirleyen asıl şey ise sizin tutumunuzdur. Temiz, olumlu, yapıcı bir tutum içinde olmak size bu yönde tercihler benimsetecektir. Ve bunu sürekli hale getirecektir.