(The History of Love)
Bir film…
İlham verici bir film… Nerdeyse her hikayede olduğu gibi bir kadın ve adam
arasında yaşanmış bir büyük aşk ana temayı oluşturuyor.
Film, geçmiş ve gelecek
arasında farklı zamanlara gidip gidip geliyor. Bazen kafa karışıklığına sebep
olan kurgusu var diyebilirim. Ama film bitip de tüm bağlantılar netleşince
senaryonun ne kadar da iyi düşünülmüş ve yaratıcı olduğu fark ediliyor. Filmde,
ikinci dünya savaşı zamanı bir Polonya köyünde yaşayan çocukluk arkadaşları
arasında ufak aşk oyunları yaşanıyor. Ama asıl büyük aşk kız ve yazar olma
sevdalısı bir oğlan arasında başlıyor. Savaş, bu iki aşığın yollarını uzun bir
süreliğine ayırıyor. Hikaye, New York’ta devam ediyor.
Bu arada, yan hikaye
olarak New York’ta şimdiki zamanda yaşayan başka bir aile anlatılıyor. Zamane
neslinin bence de fark yaratacak olan özelliklerini çok güzel betimleyen bu iki
kardeş, farkındalığı oldukça yüksek olan 15 yaşındaki Alma ve 10 yaşındaki
erkek kardeşi, vefat etmiş babalarının anılarıyla ve biraz çılgın denilebilecek
anneleriyle yaşıyorlar. 60 yıl önce Polonya’da başlayıp sekteye uğrayan o büyük
aşk hikayesi, sürpriz bir şekilde New York’ta yaşayan bu aile ile kesişiyor. Filmi sonuna kadar anlatmaya niyetim yok. Bende uyandırdığı duygular ve etkiler asıl değinmek istediğim.
Büyük aşklar, savaşlar, hayatta kalma ve aşkı yaşatma mücadelesi, yenilgiler ve
hayal kırıklıkları, dostun arkadan vurması, tam vazgeçecekken insana gelen
ilahi mesajlar ve tabii ki mucizeler var bu filmde.
Filmi izlerken de,
sonrasında Murat’la ışıklı su fıskiyelerini seyrederek sohbet ederken de ben
kendi payıma düşen ilhamı aldım. Ufak çapta bir aydınlanma yaşadım bile
diyebilirim.
İşte benim için bazı filmler vardır; düşündürür, kendimi
sorgulatır, nerde olduğumu belletir, nerde olamadığımı gördürür. En çok da
kendi hayatımı birkaç saatliğine de olsa bir kamera kadranından izlememe vesile
olur. Bence herkesin hayatı bir film olacak kadar değerli ve özel. Ama bazen bu
hayatı anlatmaya cesaretimiz olmuyor. Bazen de anlatacak kadar iyi senaryoyu
yazacak kimse bulamıyoruz. Hikayesi yazılmış ve filmi çekilmiş o şanslı
insanlara atıf olsun benim bu yazım. İyi geceler.
not: Filim Türkçe adını Aşk Notları şeklinde koymayı uygun görmüşler ama ben bu adı sevmedim.