Translate

2 Kasım 2014 Pazar

2. Günümün Felsefesi

Yine geceyarısına dakikalar kala yazılmaya başlayan bir yazı.. 
Az önce arkadaşım Cerenle tam da bunu konuşuyorduk, yani yazmak ya da yazmamak konusunu. Yazmış olmak için yazmak ve zorlamayla ortaya bir yazı çıkarmak mı, yoksa hiç denememek mi, ya da odaklanmayı başarıp asıl istediğim gibi, şuanki beni ifade eden bir yazı elde etmek mi. Yani aslında yazmak ya da yazmamak diye basite indirgenen şey üç bacaklı bir denklem. O kadar basit değil.. Burada yine tercihler devreye giriyor. 

Hayatımızda sürekli tercihlerde bulunuyoruz. Bunların karar aşaması çok da aktif görünmüyor ama aslında belki de en zorlu süreç bu aşama. Sonra harekete geçme vakti geldiğindeyse çoğu zaman rahat kanepemizden kalkmak istemiyoruz. Kimileri bunu konfor alanından çıkamamak olarak yorumluyor. Ve bu zamanda binbir bahane de bize çok yardımcı oluyor. Halbuki kararımızı zamanında uygulamayı başarırsak bunun ödülü çok güzel. Hatta şöyle söyleyip sizi gülümsetebilirim ki, işi yapmak üzere kalkıp hallettikten sonra yeniden uzandığınız o kanepeniz size her zamankinden daha konforlu gelecek, emin olun. 

Öyleyse bugünün felsefesi bu olsun ve ben de bir taşla iki kuş vurmuş olayım. Yorucu bir günün ardından vurup kafayı uyumak varken, ben kendime verdiğim sözü tuttum ve yazdım. Ödülü büyük. Kendi özsaygımı hissetmenin iç huzuruyla kafayı yastığa koymak. Bugünlük daha fazla derine inmeyeyim, olur mu?

Herkese iyi geceler.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Akısa bırakmak her zaman ise yarar :) bir tasla 3 kus olmuş. Yazdın, kendini iyi hissettin ve ilhamla olmus bu. :)
İyi geceler canım