Translate

8 Ocak 2013 Salı

Anne Olunca "Ben" Ne Oldum?

Annelik kavramını bir senedir sorguluyorum. Bir sene önce artık hamileliğimin ilk üç ayını tamamlar tamamlamaz, önce içimin derinliklerinden annelik hisleri dış yüzeye doğru çıkmaya başladı ve bununla beraber etrafıma annelik sinyalleri vermeye başladım. Bütün bunlar doğal sürecinde ve ben dokunmadan, akışında gerçekleşti. Müdahale etmedim, tadını çıkardım. Arada bir, peki ya benim hayatım ne olacak diye sorarken kendimi yakaladım, o anlarda da akışa teslim oldum, yine tadını çıkardım, anı yaşadım. Hep çalışmayan anne olacak olmanın verdiği rahatlık vardı içimde, belki de bunu seçerek biraz da kaçmıştım kendimden. "Anne olmak" kavramının arkasına saklanıyordum ve kendim beni orada bulamıyordu. Hamile olduğum sıralar bil fiil aktif olarak çalıştığım kendi işim, büyük girişimim, artık bensiz devam etmeliydi. Hamile olarak ya da bebekli bir kadın olarak sürdürülmesi imkansız olan bir işti. Onu bırakmak fiilen zor gibi görünse de aslında kafada çok kolaydı, ve öyle de oldu. Benim yaptığım aktif işleri yürütecek ve hatta ortaklarımla iletişim sorunlarını benden daha bile iyi çözümleyecek Fatma tam o anda geliverdi. Ben karar vermiştim ya tüm kapılar açılıyor, yollar aydınlanıyordu. Tüm hamilelik boyunca ve hatta bebeğin ilk üç aylık döneminde etrafıma gururla söylüyordum, ben bebeğime kendim bakacağım, evde duracağım. Bir keresinde Mert'in doktoru muayene ederken sordu: "Mert'in annesi çalışacak mı?" diye. Önce tuhaf bir şekile üstüme alınmadım nedense. "Ha ben mi? Yok ben çalışmıyorum, çalışmayacağım da." Kadın "aferin" dercesine bir baktı ve "evet" dedi, "bu bebek için çok önemli". İşte o dönemlerde saklandığım o kuytudan çıkıp tekrar tekrar sorgulamaya başladım, ne yapacağım diye. Bebeğe bakan benden başka kimse yoktu, ve olmasını da istemiyordum zaten. Kontrolcüyüm ya, en iyi ben bakarım kendi bebeğime. Bakıcı istemem, olacaksa ev işlerini yapan birisi olsun, ama bebek sadece benim kontrolümde olsun. Bilinçli ya da bilinçsiz bunu düşünüyordum, ki zaten kendimi bebek bakımı konusunda tüm yardımlara kapamıştım. Annemin süresi dolup döndüğünde hiç yardımcısız öylece kalakalışım da bundandı işte, benim kendimi yardımlara kapatmamdandı. Bunu, aradan taa beş ay geçtikten sonra bugün fark edebildim, eh şükür, bu da birşey !

Bebek dört aylıkken, ben hala ne  yapacağımı sorguluyordum ve o sıralar kendime peşinde koşacak yeni bir hayal bulmuştum. Mimarlık Tarihi yüksek lisans programlarını incelemeye başlamıştım. İş ciddiye binmiş, eski sanat ve mimarlık tarihi ders notlarımı çalışmaya başlamıştım. Kendime bu çevrede tanıdıklar bile edinme yolları bulmuştum. Ales'e girmek üzere kitap da almış ama henüz kitap kargodan bile gelmemişken ben yeniden vazgeçmiştim bu hayalden de... İşte ben bu yeni hayalle coştuğum dönemde kendimi yardıma bir nebze de olsa açmış olamlıyım ki Feride Hanım'la yollarımız kesişmişti. Ona bebeği tam bir güvenle teslim  edecek kadar kontrolü bırakmıştım, bir yandan ev işlerini de. Bu durum bana hoş bir sakinlik hissi vermişti. Tabii, sonrasında Adana'ya taşınma planları oldu ve Feride Hanım'la mecburen yollarımızı üzülerek ayırmak zorunda kaldık. Ama benim anlatmak istediğim, ben hayal kurup da kendimi yardıma açtığım zaman, hem eski işimi bırakırken Fatma'yla tanıştığımda olduğu gibi hem de Feride hanım durumunda yardımlar bana akıyor, karşıma çıkıyordu. R.Şanal'ın Kuantum Olumlama'larında geçtiği gibi tüm ihtiyaç duyduklarım en doğru zamanda karşıma çıkıyor, ben de onları sevgiyle kabul ediyorum. Derken bugüne geldik ve ben sorgulamamda farklı ve yeni bir boyuta ulaştım. Belki biraz da genel tespitlere vardım.

Bence insan anne olunca "anne olmadan önceki" hayatı bir süre sekteye uğruyor, adeta donuyor. Kadın, kendi rızasıyla donduruyor bu hayatını. Bir aboneliği dondurursunuz ya hani, sonra da yeniden başlattığınızda, kaldığınız yerden devam edersiniz. Onun gibi işte. Bu dondurma süresi kişinin kendi tercihi. Her ne kadar şartlar böyle gerektirdi dese bile ben bunun tamamen kendi tercihi olduğuna inanıyorum. Burası tartışmaya açık. Kimseyi yargılamıyorum, sadece örnekler vermek ve yeniden kendi durumumu analiz etmek için yazıyorum. Bazı kadınlar, önceki hayatlarını ve kişisel hayallerini süresiz olarak dondururlar, tüm hayatlarını çocuklarına adarlar. Bazı kadınlar ise doğum izninin bitmesini bile zor beklerler, kendilerini dışarı atarlar ilk fırsatta. İşte ben bunlar arasında gidip geliyorum bu sıralar. Hayatımdan birkaç seneyi çocuğuma adamayı düşünürken şimdi sadece altı ay sonra bambaşka bir noktadayım. Şefkatli ve sevgi dolu bir anneyim, burası kesin. Ama bir yandan da kendime duyduğum sevgi ve şefkat var işin diğer ucunda. Çünkü biliyorum ve hissediyorum ki kendimi sevgi ve ilgi ile beslediğimde ben aslında çocuğuma karşı da daha faydalı bir anne olacağım. Neticede ben kendim gibi olacağım o zaman. O da, radarlarıyla bunu hissedecek eminim. Üstelik, kendime duyduğum sevgi ve şefkatle bebeğime duyduğumki, ve hatta eşime duyduğumki arasında bir tercih yapmam gerekmiyor ki!! Aslolan amaç basitçe şöyle: önceliği kendime verip bu sevgiyi kocamanlaştırıp onlara da akıtmak..

Okumak istediğim çok şey, yazmak istediğim belki daha da çok şey var. Her fırsatta yapıyorum bunları. Böylece, ben daha bir ben oluyorum, başta bebeğim olmak üzere tüm sevdiklerim de bunu hissediyor.

Sonra... Tanışıp etkileşime gireceğim o kadar çok yeni insan, değiştirip dönüştüreceğim o kadar çok yeni durum var ki.. Ve sonra gitmeyi sürdüreceğim o kadar çok keşfedilmemiş yol, bana yakıt olacak o kadar çok yeni deneyim var ki daha. Ben iç yolculuğuma çıkmaya niyet etmişim bir kere, nasıl olur da dondururum hayatımı artık, bu durumu fark ettikten sonra.

Evet, artık yeni kararım budur. Kendimi yeni yardımların bolluğuna açmayı seçiyorum, sevgiyle kabul ediyorum bana uzanan yardım dokunuşlarını. Ve böylece kendi tercihlerimle ilerlemeye devam ediyorum. Ne iş yaptığım ve zamanımı nasıl geçirdiğim önemli değil, önemli olan benim kişisel amacımla uyum içinde ve tatmin dolu olması. Biliyorum ki Sevgili Oğlum altı aylık Mertciğim de annesinin bu ilerleyişinden en büyük faydayı alacak. İçim rahat, onu da kendi hayat deneyimine bırakıyorum, sevgiyle...

8 yorum:

Murat dedi ki...

Çember tamamlanmış, teğet olarak başka bir yola girerek devam ediyor çizgi...

ASLI dedi ki...

Pınarcım harikasın ! yüreğine sağlık...

Filozofanne dedi ki...

ikinci çember tamamlandığında belki sonsuzluk işareti çıkar ortaya ne dersin ?

Zeynep Onur dedi ki...

Hala bu süreç ve sonrası hakkında çok fazla düşünce var aklımda. bakalım zamanla toparlanacaklar mı?

Filozofanne dedi ki...

Okumaya devam Aslıcımm

Filozofanne dedi ki...

Zamanı gelince netleşiyor herşey Zeynebim:) şimdi tadını çıkar ve sürecin standardını uygula, bu sana güven ve rahatlık hissi verir. Sağlığını takip et ve duygularını sal gitsin yani... İşte bu kadar...

BENDEN dedi ki...

Önemli olan sen olman Pınar'cım, yazdığın çok doğru ve destekliyorum :))

Unknown dedi ki...

Cok guzel yazmıssın :)

Titresimlerinin baskalarının icindeki titresimleri harekete gecirip bir uyumluluk yakaladıgı tarzda bir yazı olmus bu. Sesli okunsa daha bile etkili olur eminim!