Translate

21 Ekim 2017 Cumartesi

Bence, Cazibe:

Günün erken saatlerinde yazmak gibisi yok. Hele ki Yeniay günü yazmak paha biçilmez.
 (yazıya başladığım gün: Perşembe sabah 6 suları. Mert'in aniden uyanmasıyla yarım kalmıştı)
Bu Yeniay'da bir dileğim de daha çok ve daha yaratıcı yazılar yazabilmek. Daha birçok dileğim var ama diğerleri bende saklı kalsın. 
Şimdi gelelim bugünkü yazının gizemli konusuna.

Şimdi cazibenin belki de hiç farketmediğimiz bir yönünden bahsetmek istiyorum. Nereden çıktı bu dediğinizi duyar gibiyim, çocuklarla ne ilgisi var. Herşeyin çocuklarla ilgisi var lütfen. Bedenleri küçük diye onları küçük addetmeyiniz.

Cazibe bir insanın diğerine veya birden fazla insana cazip gelmesi, güzel gelmesi, çekici gelmesidir. Bunu genelde bedensel güzellik, süs, bakım ile ilişkilendirme yoluna gideriz. Ama ben farklı bir tarafını, hatta kökünde yatan başka bir kavramı afişe edeceğim şimdi. 

İnsanlar neden güzel insanları beğenir hiç düşündünüz mü? İdeal kilosunda olan, cildi parlak, saçları sağlıklı olan insanları neden beğeniriz? Çünkü onlar kendilerini severler ve  bu yüzden bedenlerine çok iyi bakarlar. 

Bir insanın cazibeli olması için, önce KENDİNİ sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda zihinsel ve ruhsal olarak da koşulsuz sevebilmesi gerekir. Kendine saygı duydukça kendini beğenir ve olduğu gibi kabul eder, kendini eleştirir ama asla acımasızca yargılamaz. İşte böylece, kendi bedenini bakımlı ve sağlıklı olmaya değer bulur. Kendini entellektüel olarak gelişmeye de layık görebilmesi bile kendine verdiği değer ile ilgilidir. 

Kadın veya erkek kendini bu denli sevebildiği zaman, artık farklı bir yola girmiştir. Kendi bedenine zarar verecek besinler tüketmeyi, sigara içmeyi, bedeni kaskatı edecek stres yükünü taşımayı bırakmaya başlar. Neşeyi, mutluluğu da hayat alanına alır. Derken ne olur biliyor musunuz, birdenbire içten dışa doğru yayılan bir ışıltı belirmeye başlar. Belki beden güçlenir ve ideal külosuna doğru ilerler, belki birdenbire sabahları daha dinç uyanır olur, belki bütün gün hareket içinde hiç yorgunluk hissedilmez artık, belki kahve çay tüketimi azalır ve kendiliğinden sağlıklı besinler karşısına çıkmaya başlar. O da afiyetle tüketir bunları.

Beğendiğimiz bu insanlarla konuştukça onları tanımaya başlarız. Ve görürüz ki bu insanları asıl çekici kılan şey, neşeleridir. Kendini gerçekten sevdikçe hayata karşı olumlu bir tutum içine yerleşirler. Olumlu olan insanlar da her zaman her yerde diğer insanları kendisine çeker. Arkadaş buluşmalarının aranılan isimlerine dikkat edin, hep olumlu enerji yayan kişilerdir. Bizim bazen - nereden çıktıysa - "şeytan tüyü var" diye yaftaladığımız, tatlı tatlı kıskandığımız o insanlar aslında her zaman şahane bedene veya dolu bir cüzdana sahip olmasalar da insanlara çekici gelirler. 

Bu hızlı akan hayatlarımızda önce kendimizi sevmeyi unutuyor gibiyiz. Halbuki herşey oradan başlıyor. Sağlık, güzellik, başarı, sevgi dolu iletişim, aile uyumu ve diğer her olumlu durumun insanın kendini sevmesiyle yakından ilgisi olduğunu düşünüyorum. Naçizane, bunun farkındalığına niyet ederek yazmaya koyuldum.

Kalbimizin derinliklerinde kendimizi sevmeye başladığımızda, içten dışa akan bir neşe hali bizi sarar. Bu durum, bedenimizde sağlık ve güzellik olarak tezahür ederken, eş zamanlı olarak içimiz ferahlar. Olumlu enerjiler her yanımızdadır artık ve doğal olarak da, diğer insanlar bize ve ışığımıza doğru çekilirler. Çünkü onlar da böylesi bir enerjiye sahip olmayı içgüdüsel olarak arzularlar.
Ve kanımca, olumlu enerji yayan insanlar ne kadar çoğalırsa gezegenimizin enerji alanı da o kadar güzelleşir.  Dünya gelir dağılımında denge, toplumsal sağlık ve Dünya barışı için bile etkili olur. 

Cazibeden girip nereden çıkabildim, şaşırdınız mı? Ben şaşırmadım, hem de hiç :) Çünkü herşey sevgi'yle alakalı.

Hiç yorum yok: